Doughnut ekonomisi (Donut veya Simit ekonomisi), geleneksel ekonomik modellerin çevresel sürdürülebilirlik ve toplumsal eşitsizlikler gibi kritik sorunlara yeterince yanıt veremediği bir dünyada, yenilikçi bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor. 2012 yılında Oxford Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Kate Raworth tarafından geliştirilen bu model, adını donut şeklindeki grafiksel temsilinden alır.
Doughnut ekonomisi, hem insan refahını sağlamak hem de gezegenin ekolojik sınırlarını korumak için ekonomik sistemin nasıl yeniden tasarlanabileceğini ortaya koyar. Bu yazımızda; bu yeni modelin temel ilkelerini, geleneksel ekonomi modelinden farklarını, uygulama, fayda farklarını inceleyeceğiz.
Doughnut ekonomisinin temel ilkeleri
Doughnut Ekonomisi, adını grafiksel olarak temsil edildiği dairesel şekilden alır. Bu model; iki ana, iç ve dış sınırdan oluşur.
-
İç sınır (Toplumsal temel): İç sınır, herkesin asgari yaşam standartlarına erişmesi için gerekli olan temel insan ihtiyaçlarını ifade eder. Bu sınır; gıda, su, barınma, sağlık hizmetleri, eğitim, eşitlik, siyasi katılım gibi temel hakları ve gereksinimleri kapsar. İnsanların bu temel gereksinimlerinin altında kalmaması, Doughnut ekonomisinin birincil hedeflerinden biridir.
-
Dış sınır (Ekolojik tavan): Dış sınır ise gezegenimizin ekosisteminin sağlıklı ve sürdürülebilir kalabilmesi için aşılmaması gereken çevresel limitleri tanımlar. Bu sınırlar; iklim krizi, biyolojik çeşitliliğin kaybı, hava ve su kirliliği, okyanusların asitlenmesi gibi küresel çevresel riskleri içerir. Bu sınırların aşılması, ekolojik dengeyi bozabilir ve uzun vadede insan yaşamını sürdürülemez hale getirebilir.
Doughnut ekonomisi, bu iki sınır arasında kalan alanı "güvenli ve adil alan" olarak tanımlar. Bu alan hem insan ihtiyaçlarının karşılandığı hem de çevresel sınırların korunarak sürdürülebilirliğin sağlandığı bir ekonomik modeli temsil eder.
Doughnut ekonomisini farklı kılan nedir?
-
Odak noktası: Geleneksel ekonomik modeller genellikle sürekli büyümeyi hedeflerken, Doughnut ekonomisi sürdürülebilir kalkınmayı ve dengeyi ön planda tutar. Ekonomik büyümenin, toplumsal ve çevresel sürdürülebilirlikten daha önemli olmadığını vurgular.
-
Toplumsal eşitlik ve adalet: Doughnut Ekonomisi, gelir dağılımındaki adaletsizlikleri ve toplumsal eşitsizlikleri minimize etmeyi amaçlar. Her bireyin temel ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini savunur.
-
Çevresel sürdürülebilirlik: Bu model, ekolojik sınırların aşılmamasını bir öncelik olarak belirler. İklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kaynak tüketimi gibi çevresel sorunları ele alarak, ekosistemin korunmasını sağlar.
Doughnut ekonomisi nasıl uygulanır?
-
Politika reformları: Hükümetler, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliği teşvik eden politikalar geliştirmelidir. Örneğin temiz enerji kullanımını artırmak, sürdürülebilir tarım uygulamalarını desteklemek ve karbon emisyonlarını azaltmak için düzenlemeler yapılabilir.
-
Şirket sorumluluğu: Özel sektör, sadece kâr odaklı olmak yerine, çevresel ve sosyal sorumluluklarını da göz önünde bulundurmalıdır. Şirketler, üretim süreçlerini daha sürdürülebilir hale getirerek, topluma ve çevreye olan etkilerini minimize edebilir.
-
Bireysel katılım: Bireyler, sürdürülebilir tüketim alışkanlıkları geliştirerek ve çevreye duyarlı seçimler yaparak Doughnut ekonomisine katkıda bulunabilirler. Atık azaltma, geri dönüşüm ve enerji tasarrufu gibi basit adımlar, sürdürülebilir bir gelecek için önemli katkılar sağlar.
Doughnut ekonomisinin faydaları
-
Sosyal refah: Herkesin temel ihtiyaçlarının karşılanmasını amaçlayarak, daha adil ve kapsayıcı bir toplum oluşturur.
-
Çevresel koruma: Ekolojik sınırların korunması, biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilmesi ve iklim krizinin etkilerinin azaltılması için gereklidir.
-
Uzun vadeli ekonomik sağlamlık: Sürdürülebilir kaynak kullanımı, ekonominin gelecekte de sağlam kalmasını sağlar. Kaynakların aşırı tüketimi ve ekosistemlerin tahrip edilmesi, ekonomik krizlere ve kaynak yetersizliğine yol açabilir.
Doughnut Ekonomisine Geçişteki Zorluklar
-
Mevcut sistemlerin direnci: Geleneksel ekonomik büyüme modeline dayalı mevcut sistemler, değişime direnç gösterebilir. Politik ve ekonomik çıkarlar, bu yeni modelin benimsenmesini zorlaştırabilir.
-
Eğitim ve farkındalık: Toplumun geniş kesimlerinin bu yeni ekonomik modeli anlaması ve benimsemesi için eğitim ve farkındalık kampanyaları gereklidir. Bu, insanların alışkanlıklarını ve davranışlarını değiştirmek için önemli bir adımdır.
Doughnut ekonomisi, ekonomik büyümenin ötesine geçerek toplumsal ve çevresel sürdürülebilirliği bir arada ele alan yenilikçi bir yaklaşımdır. Hem insan refahını artırmak hem de gezegenin sınırlarını korumak için dengeli bir çerçeve sunar. Bu model, geleceğin ekonomisini şekillendirirken, daha adil, sürdürülebilir ve yaşanabilir bir dünya yaratmak için ilham verici bir yol gösterici olabilir. Doughnut ekonomisi, sadece bir ekonomik model değil, aynı zamanda yeni bir yaşam biçimi ve dünya görüşüdür.