Cinsiyet eşitliği, tüm cinsiyetlerden insanların eşit haklara, sorumluluklara ve fırsatlara sahip olması olarak tanımlanır. Her alanda toplumsal cinsiyet eşitliğinin henüz gerçekleştirilememiş olmasının temel bir nedeni, kadınların ve kız çocuklarının seslerinin çoğu zaman küresel ve ulusal karar alma süreçlerinde dışlanmasıdır.
Toplumsal cinsiyet, sosyal eşitlik ve iklim değişikliği arasındaki kritik bağlantıların daha iyi anlaşılması ve daha sağlıklı kurulması gerekiyor. Toplumlar ancak bu bağlantılar anlaşıldıktan sonra çözümler için harekete geçebilirler. Toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilirlik kavramının tam kalbinde kendine yer bulur. Zira kadınların hayatın her alanında söz sahibi olduğu bir dünya, aynı zamanda sürdürülebilirliğin önceliklendirildiği bir dünya anlamına gelir. Sürdürülebilirlik, örneğin geri dönüşümle ne kadar ilgiliyse cinsiyet eşitliğiyle de o kadar ilgilidir.
Peki, cinsiyet eşitliğinin sağlanması için neler yapılabilir?
Kadın KOBİ’leri güçlendirmek
Son birkaç on yılda gelişmekte olan ülkelerde gıda güvenliğindeki iyileşmenin %55’i kadınların güçlendirilmesini teşvik eden programlar tarafından yönlendirildi. Bu iyileşme, milyonlarca insanın aç kalmasını engelleyebilecek kadar yiyecek sağlayabilir ve küresel açlığı azaltabilir.
Ayrıca kadın çiftlik sahiplerinin üretim kapasitesinin artırılması da sürdürülebilir tarım uygulamalarının desteklenmesine yardımcı oluyor. Küresel gıda sistemi, değişen iklim modelleri ve aşırı hava olayları gibi çevresel şoklara karşı son derece savunmasız hale geliyor. Daha çeşitli ve iklime dayanıklı ürünlere güvenme eğiliminde olan küçük çiftçiler, mevcut tarımsal üretim modellere sürdürülebilir bir alternatif oluşturuyor.
Kadınların liderliğini desteklemek
Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde kadınların temsili ve liderliği daha iyi çevresel sonuçlar sağlayabilir. Parlamentoda kadın yüzdesinin daha yüksek olduğu ülkeler, daha katı iklim değişikliği politikaları benimseme eğilimindeler. Ve bu da daha küçük emisyonlara neden oluyor. Yerel düzeyde kadınların doğal kaynakların yönetimine katılımı, daha adil ve kapsayıcı kaynak yönetimine ve sonuçlarına yol açıyor.
Genel olarak kadınların karar verme süreçlerinde ailelerini ve topluluklarını göz önünde bulundurmaları daha olasıdır. Ve bu, etkili bir iklim eğilimi adına bütüncül çözümler üretmek için çok önemlidir.
Bakım konusunda yatırım yapmak
Küresel ekonomi, öncelikle kadınlar tarafından yürütülen ücretsiz ve düşük ücretli bakım işlerine bağlıdır. Ancak bu emek ne yazık ki çoğu zaman değerine göre değerlendirilmiyor. Daha ziyade bakım işleri maliyet veya sonuç olmaksızın kullanılabilecek sınırsız bir meta olarak ele alınıyor. Bunun yerine ülkeler bakım işini kolektif bir mal gibi ele almalı, mevcudiyetini artırmalı ve bunu yapanlara yeterli desteği sağlamalı. Ücretli aile izni ve esnek çalışma düzenlemeleri yoluyla ücretsiz bakım işini desteklemede özel sektöre de bir rol düşüyor. Bakım işine yatırım yapmak, yalnızca öneminin kabul edilmesi değil, aynı zamanda karbon emisyonlarını artırmadan istihdam yaratmanın ve ekonomik büyümeyi teşvik etmenin bir yoludur. Bakım, doğası gereği sürdürülebilir bir ekonomik sektördür. Kaynakları tüketmek yerine, insan yeteneklerini sürdürmeye ve güçlendirmeye yardımcı olur. Emisyonları azaltmak, üretim ve değeri ölçme şeklimizi yeniden düşünmemizi gerektirecek. Tükenmeye dayalı bir ekonomik modelden, yenilenmeye dayalı bir modele geçerek yatırım yapmak bu yönde çok önemli bir adımdır.
Kadın kuruluşlarına fon sağlamak
Güçlü sivil toplum örgütleri, güçlü devlet ve kurumsal aktörlere karşı kritik bir denge oluşturmaya ve hükümetlerin hizmet etmeleri gereken insanlara karşı hesap vermelerini sağlamaya yardımcı oluyorlar ki, her ikisi de insanların ve gezegenin refahına öncelik veren iklim eyleminin anahtarı görevi görüyor. Kadın örgütleriyle hükümetin iş birliği, iklim politikalarının, kadınların ve kız çocuklarının özel ihtiyaçlarını karşılamasını ve bu politikaların etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamaya yardımcı olabilir. Bu tür topluluk ağlarını güçlendirmek, yerel düzeyde iklim direnci oluşturmanın çok önemli bir yoludur.
Özetle, toplumları cinsiyet eşitsizlikleriyle mücadele etmek için bilgi, değer, tutum ve becerilerle donatmak, herkes için sürdürülebilir bir gelecek inşa etmenin ön koşulu olmalı. Cinsiyet eşitliği, yalnızca bir insan hakkı değil, aynı zamanda barışçıl ve sürdürülebilir bir dünya için gerekli bir temeldir.